28 Kasım 2007 Çarşamba

akşam sefası...

kötü olmak hallerimden biridir, yaşanabilir
kimseye aşık olmayan çıplak sesimle
önünde eğilip beğeniyorum seni
akşamı yavaşlatılmış ölümle
tüketmekten başka yol kalmıyor
dilim düşlerime dönmediğinde

masaya yığılmak tek kişilik bir oyunsa
hoşuma gidiyor yalanlarım
kendimle sevişip beğeniyorum seni
gülme birlikte gidelim diyemediğim için
güzelliğimle kaplıyorum sesimi vücudunu
yakan çıplak şeyler yapıyorum

ilgisiz anlarda anımsayıp gül
dün akşam inan yalanlarıma


Ekim 1996

19 Kasım 2007 Pazartesi

18 Kasım 2007 Pazar

"Kemalizm bir ibadet biçimidir" ...



Çalışmalarını yıllardır ilgiyle ve sevgiyle takip ettiğim Hafriyat Sanat Grubu'nun Karaköy'deki mekanlarında geçen hafta açtıkları "Allah Korkusu" başlıklı afiş sergisi, aşırı sağcı Vakit gazetesi tarafından hedef gösterilince, Hafriyat ekibi de İstanbul Emniyeti'nden koruma istedi.

Zaten en büyük marifeti "korku ticareti" yapmak ve hoşlanmadığı herkesi hedef göstermek olan Vakit'in tavrı, kimse için sürpriz olmadı... Ama sergiyi "korumak" için gelen polisler bazı afişlerden "kuşkulanınca", amirlerine haber verdiler ve olayın rengi biraz değişti. Radikal gazetesi de, herhalde alelacele yazdıkları haberde, polis incelemesi seviyesindeki olayı "savcılık inceleme başlattı" diye duyurdu...

Hafriyat Grubu ise, soruşturma açıldığı, takip edildikleri, savcının ifade aldığı gibi iddiaları reddediyor, “Sorun sadece buraya açılışta ‘korumak’ amaçlı gelen polislerin, üç eserin sanatçılarının kimlik bilgilerini istemesi ve sanatçılarca verilmesinden ibarettir” diyorlar.

Bir sanat sergisinde suç unsuru olabileceğini düşünerek yasal inceleme başlatılması, Türkiye için hiç de yeni bir durum değil ne yazık ki. Oysa gönül isterdi ki, insanlar en emin oldukları konuları bile tartışabilsinler...

Ama herkesin neredeyse tıpatıp cümlelerle aynı düşünceleri tekrarlayarak "görevini yerine getirdiği" konulara yaratıcı ve eleştirel gözle yaklaşmak, henüz "ortalama Türk insanı"nın alışık olmadığı, tahammül etmekte zorlandığı bir durum.

İşte bu yüzden, milliyetçilik coşkusunun cinnet boyutlarında abartılı biçimde yaşandığı şu günlerde, Hafriyat ekibinin çıkıp da soğukkanlı ve ufuk açıcı şeyler söylemesini çok önemli buluyorum.

Özellikle de Hakan Akçura'nın tasarladığı "yüzü silinmiş Atatürk" afişi, Murat Belge'ye ait olan "Kemalizm bir ibadet biçimidir" sözüyle birlikte ele alındığında, sergideki en çarpıcı ve tartışma yaratıcı iş olarak öne çıkıyordu bence...

Afişin yaptığı gönderme çok basit: İslam dininde peygamberin yüzünün resmedilmesinin yasak olması, bir anlamda, onun fikirlerinin tartışmaya ve eleştiriye kapalı tutulmasının da güvencesidir. İşte, "Kemalizm bir ibadet biçimidir" sözü de tam bu noktaya oturuyor:

Bilerek göz ardı etmek isteyenler için hatırlatmakta fayda var: Atatürkçülük bir siyasi ideolojidir, haliyle tartışmaya ve eleştiriye açıktır.
Diğer bakış açılarıyla fikir alışverişi yapmadan, eleştirel mücadele vermeden, hiçbir dünya görüşü kendini yenileyemez ve kaçınılmaz olarak kendini tekrarlamaya başlar: Bu ezberden okuduğumuz tekrarları iyice abarttığımız noktada da, olay artık birtakım duaların her gün tekrarlandığı bir ibadete dönüşür... Bu ideolojinin kurucusu da artık gün gelir, "hikmetinden sual olunmaz" bir peygambere dönüşür...

Dileyenler, "Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi ideolojisi Kemalizm ve paradoksal olarak devletin, ordunun ve takipçilerinin siyasal İslam'a karşı çıkışında Atatürk peygamber gibi anılıyor" diyen Akçura'nın düşüncelerini buradan okuyabilirler...

2 Kasım 2007 Cuma

Adalet...

by İnci Vardar

yoktan tutku yaratmaya yelteninceye dek
marifetindi daha iyi yenilmek
gönlün aklına diş geçiremediğinde
ölümden muaf Habil - Kabil misali
hayatının geciktirdiği mükemmel
beklerdi seni inmediğin duraklarda

koşullara bağlı zorunluluğu haksız çıkaran sen
annesine güvenmeyen çocuk gibi
hızlı yüz ifadelerinle ele verirdin kendini
seni eğlendirebildikçe sevdim kendimi

kapıldığımız müzik cümlesinde
önlenemezdi davetkar bakışların gafleti

kanıtlanamayacak bir teorinin cazibesi
neyi iyileştirdiğini unutmuş bir ilaç
ya da bulamadığım şey olabilirdin
şimdi biliyorum neyim ve ne değilim

adalet adalet diye bağırdığında yenilenler
ilk çocuğumuz olsun heyecan


Ocak 1998