Açık veri ve veri gazeteciliği çerçevesindeki
temel başlıklardan biri de, araştırmacıların ve gazetecilerin 4982 sayılı “bilgi
edinme hakkı” yasasını kullanarak, devleti daha fazla açık veri paylaşmaya
teşvik etmesi.
Öte yandan, son iki yıldır veri gazeteciliği
araçlarını kullanarak araştırdığım konulardan biri, Suriyeli mültecilerin
Türkiye toplumuna entegrasyonu sırasında yaşanan zorluklar ve sağlanan
ilerlemelerdi.
2016 yılında kazandığım bir araştırma bursu
sayesinde, hem “bilgi edinme hakkı” hem de mültecilerin entegrasyonu konusunu
birleştirebileceğim bir proje yapma fırsatı buldum. (Aşağıda ayrıntılarını
bulacağınız bu çalışma, Punto24 ve
Article 19 tarafından geliştirilen, Guardian Foundation tarafından desteklenen
Bilme Hakkı Projesi kapsamında gerçekleştirilmiştir.)
Söz konusu “Bilme Hakkı Projesi” çerçevesinde,
Suriyeli mültecilerin topluma entegrasyonu konusunda çalışan altı farklı devlet
kurumuna otuz civarında soru gönderdim. Kimi kurumlar sorularımı bilgilendirici
biçimde yanıtlarken, kimi kurumlar da kesinlikle tatmin edici olmayan,
geçiştirme amaçlı kısa cevaplarla yetindiler. Bu noktada özellikle AFAD’ın
ketum tutumunun altını çizmek isterim. AFAD’a gönderdiğin altı adet ayrıntılı
soru karşılığında, sadece şöyle bir cevap aldım: “İstediğiniz bilgilere Başkanlığımız web sitesinde ulaşabilirsiniz. Web
sitemizde yer alan bilgiler dışında paylaşım yapamıyoruz. Teşekkürler.”
Bilgi edinme hakkı yasası, sorularına tatmin
edici cevap alamayan vatandaşların Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’na yazılı
itiraz dilekçesi göndererek, cevaplanmayan sorular konusunda ısrarcı olmasına
olanak tanıyor. Ben de öyle yaptım ve AFAD’ın sorularıma cevap vermemesi
üzerine BEDK’ya itiraz dilekçesi gönderdim. Fakat sonuç değişmedi ne yazık ki,
BEDK itirazımı reddetti ve sorularım cevapsız kaldı.
Bu proje kapsamında soru gönderdiğim tüm
devlet kurumlarını ve gelen cevapların ayrıntılı dökümünü aşağıda
bulabilirsiniz.
Başbakanlık’a sorulan sorular
1) Suriyeli sığınmacıların Türkiye’deki
barınma ve yaşam koşullarıyla ilgili resmi politikaların belirlenmesi
sürecinde, 2011’den günümüze kadar STK’lar, özel üniversiteler, iş dünyası
temsilcileri gibi devlet dışı (sivil) kurum ve kuruluşların hangileriyle ve
hangi tarihlerde görüş alışverişi toplantıları ve kamuoyuna açık çalıştaylar
yapılmıştır?
Bu soruya yanıt verilmedi.
2) AB ile yürütülen müzakereler
çerçevesinde Türkiye’nin çekince ve görüşlerinin yer aldığı Meşruhatlı Yol
Haritası’nda belirtildiği üzere, Türkiye’nin Mültecilerin Hukuki Statüsüne
ilişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi’ndeki “coğrafi sınırlamayı” kaldırmayı ancak
AB’ye tam üye olma aşamasında değerlendireceği doğru mudur? Eğer doğru ise,
coğrafi sınırlamanın kaldırılması için AB üyeliğinin beklenmesinin ve şart
koşulmasının gerekçesi nedir?
12.04.2016 AB
Bakanlığı'ndan gelen yanıt: Suriye’deki savaştan ve kötü yaşam
koşullarından kaçan Suriyeliler sığınmak için AB ülkelerine gitmek istemiş ve
bu durum AB genelinde ciddi bir siyasi krize yol açmıştır. Suriyeli
sığınmacıların AB ülkeleri tarafından kabul edilmemesi aynı zamanda ciddi bir
uluslararası insani soruna da neden olmuştur. Ülkemizin AB ülkelerine sığınmak
isteyen Suriyelilerle ilgili soruna ilişkin olarak insani mülahazalar
çerçevesinde 7 Mart 2016’da AB’ye yaptığı öneri AB ülkeleri tarafından ele
alınmış ve 18 Mart 2016 tarihinde Türkiye ile AB arasında kamuoyuyla da
paylaşılan bir mutabakata varılmıştır. Türkiye, bu mutabakatla AB ülkeleri
tarafından ciddi bir güvenlik sorunu olarak görülen Suriyeli sığınmacılar
meselesinin insani koşullar çerçevesinde çözülmesini amaçlamıştır. Mutabakatın
diğer önemli unsurları, Türkiye ile AB arasındaki vize muafiyeti sürecinin
hızlandırılarak Vize Serbestisi Yol Haritasında belirtilen kriterlerin
karşılanmasının müteakip vize muafiyetinin Haziran 2016 sonuna çekilmesi ve
Türkiye-AB katılım müzakerelerinin hızlandırılmasıdır. Bu çerçevede de ilk
olarak 33 numaralı fasıl olan “Mali ve Bütçesel Hükümler” faslının açılmasına
yönelik hazırlıklar tamamlanmak üzeredir.
3) “Geçici koruma” statüsündeki
Suriyeliler ve “şartlı mülteci” statüsündeki diğer sığınmacılar, Türkiye’nin
AB’ye tam üyeliğinin gerçekleşmesine kadar geçecek uzun yıllar boyunca,
uluslararası hukukta mültecilere tanınan hangi haklardan mahrum olacaklardır?
Mahrum oldukları bu hakları telafi etmek ve sığınmacıların Türkiye toplumuna
entegrasyon sürecini kolaylaştırmak amacıyla, hükümetin hayata geçirmeyi
planladığı yeni idari önlemler var mıdır?
19.4.2016 Göç
İdaresi'nden gelen yanıt: Ülkemiz, bölgesinde edindiği zor
tecrübeler nedeniyle, 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne uygulanan coğrafi kısıtlamanın
kaldırılması yönündeki politikasını; 2008 Ulusal Programında ve İltica Göç Yol
Haritasında da belirttiği üzere, “Avrupa Birliğine katılım müzakereleri
sırasında etraflıca ele alınarak, tam üyelik antlaşmasının imzalanmasıyla
kaldırılmak üzere, ülkemize doğrudan bir mülteci akınını teşvik etmeyecek
şekilde, gerekli mevzuat ve altyapı değişikliklerinin gerçekleştirilmesine ve
AB’nin külfet paylaşımı konusunda gerekli hassasiyeti göstermelerine bağlı
olarak değerlendirilecektir.” şeklinde belirlemiş ve bunu yazılı ve sözlü
olarak beyan etmiştir. Nihayetinde coğrafi kısıtlamanın kaldırılması konusu,
Avrupa Birliği’ne tam üyelik perspektifinde ele alınacaktır. Ülkemiz 1951
Cenevre Sözleşmesi’ni “coğrafi kısıtlama” ile kabul etmiş olmasına rağmen tüm
başvuru sahipleri (Avrupa’dan veya Avrupa dışından gelenler) ile geçici koruma
kapsamında bulunan Suriye uyruklu yabancılar için herhangi bir hak kaybına
mahal verilmeden hak ve hizmetlere erişimleri aynı oranda sağlanmaktadır. 6458
sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 96. Maddesinde belirtildiği
gibi Genel Müdürlük, yabancı ile başvuru sahibinin veya uluslararası koruma
statüsü sahibi kişilerin ülkemizde toplumla olan karşılıklı uyumlarını
kolaylaştırmak ve ülkemizde, yeniden yerleştirildikleri ülkede veya geri
döndüklerinde ülkelerinde sosyal hayatın tüm alanlarında üçüncü kişilerin
aracılığı olmadan bağımsız hareket edebilmelerini kolaylaştıracak bilgi ve
beceriler kazandırmak amacıyla, kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler,
sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ile uluslararası kuruluşların öneri ve
katkılarından da faydalanarak uyum faaliyetleri planlamakta ve yürütmektedir.
Uyum politikaları planlanırken Geçici Koruma Statüsündekiler, Şartlı mülteci
statüsündekiler veya diğer statüler olarak ayrım yapılmamaktadır, söz konusu
uyum politikaları bütüncül olarak ve tüm yabancıların ihtiyaçları doğrultusunda
planlanmakta ve uygulanmaktadır. Söz konusu faaliyetler saydamlık ilkesi
gereğince Genel Müdürlüğümüz kurumsal web sitesinde düzenli olarak
yayınlanmaktadır.
4) AB ile imzalanan mülteci anlaşması
çerçevesinde AB’den ilk etapta gelecek olan 3 milyar Euro’nun hangi somut
projelere harcanacağını denetleyecek olan Koordinasyon Komitesi’nde Türkiye
adına hangi devlet kurumları ve hangi bürokratlar görev almaktadır? Projelerin
saptanmasında ve yürütülmesinde bu devlet kurumları haricinde, Birleşmiş
Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) gibi uluslararası kurumlar veya
STK’larla hangi çerçevede nasıl bir işbirliği yapılacaktır? Her bir proje
bazında yapılacak harcamalar ve alınacak sonuçlar, sivil kamuoyu denetimine
açık olacak mıdır? Bu çerçevede bugüne kadar resmi olarak hangi projeler
başlatılmıştır?
Bu soruya yanıt verilmedi.
5) BMMYK’nın AB ile imzalanan mülteci
anlaşmasını insan hakları ve uluslararası hukuka uygunsuzluk açısından
eleştirmesi ve geri gönderme süreçlerinde aktif rol almayacağını açıklaması, AB
anlaşmasının uygulanması sürecinde BMMYK’nın Türk makamlarıyla işbirliğini
nasıl etkileyecektir?
Bu soruya yanıt verilmedi.
6) Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde TOKİ tarafından yapılacak yeni konutlara şu anda Türkiye’nin batı
illerinde yaşayan Suriyeli sığınmacıların yerleştirileceğine dair basında yer
alan iddialar doğru mudur? Eğer hükümetin böyle bir projesi varsa, bunun doğu
ve güneydoğu bölgelerindeki mevcut nüfusun demografik yapısını değiştirmek
amacıyla yapılmak istendiği doğru mudur?
Yanıt:
31.3.2016 Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde TOKİ tarafından yapılacak
yeni konutlara Türkiye’nin batı illerinde yaşayan Suriyeli sığınmacıların
yerleştirileceğine dair iddialar doğru değildir. TOKİ kendisine verilen mevzuat
çerçevesinde konut ihtiyacı olan yerlerde konut üretmektedir. TOKİ’nin
konutlarını ancak Türk vatandaşları satın alabilmektedir.
7) Türkiye'ye 29 Nisan 2011’den itibaren
giriş yapmaya başlamış ve son beş yıldır "kayıtlı olarak" Türkiye’de
ikamet eden Suriyeli sığınmacıların çok yakında 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı
Kanunu’na göre TC vatandaşlığı için başvurma hakları doğacaktır. Söz konusu
sığınmacılara vatandaşlık verilmesi yönünde hükümetin herhangi bir kararı ya da
hazırlık çalışması var mıdır?
Bu soruya yanıt verilmedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na
sorulan sorular
1) Geçici koruma altındaki
Suriyelilere çalışma izni verilmesine dair 15 Ocak 2016’da yayımlanan
yönetmeliğin ardından, bugüne kadar kaç Suriyeliye çalışma izni verilmiştir?
İzin alan kişilerin yaşadıkları illere ve meslek gruplarına göre dağılımı
nasıldır?
Yanıt: 13.04.2016: Geçici koruma
kapsamında çalışma izni başvuruları Şubat 2016 tarihi itibarıyla kabul edilmeye
başlanılmış olup istatistiki anlamda değerlendirilebilecek veri çalışmaları
devam etmektedir.
2) Geçici koruma altındaki Suriyelilere
çalışma izni verilmesinin yanısıra, mesleki niteliklerinin ve eğitim
düzeylerinin bir veritabanına aktarılması, ardından Türkiye’nin sektörel ve
bölgesel iş analizleri yapılarak, açık işyerlerinin ve yeni potansiyel
alanların bu veritabanıyla karşılaştırılmasına dayanan kapsamlı bir istihdam
planı yapılmış mıdır? Çoğunluğu Türkçe bilmeyen ve eğitim düzeyi Türkiye
ortalamasının altına olan Suriyelilere iş bulmaları konusunda, İŞKUR veya başka
bir kurum aracılığıyla herhangi bir mesleki danışmanlık ya da yönlendirme
hizmeti sağlanmakta mıdır? Suriyelileri istihdam etmek isteyen Türk
işverenlerin izin alma sürecinde izlemesi gereken prosedür nedir? Bu prosedür,
4817 sayılı kanunda belirtilen ve başka herhangi bir yabancıyı istihdam etmek
için izlenmesi gereken standart prosedürden farklı mıdır?
Yanıt: 30.03.2016: BİMER başvurunuz
incelenmiş olup, İŞKUR'u ilgilendiren boyutuyla ilgili Kurum mevzuatı
çerçevesinde en az altı aylık geçici koruma süresini doldurmuş olan yabancıların
İŞKUR’a kaydı alınmaktadır. Diğer sorularınız ilgili birimler tarafından
değerlendirilecektir. Bilgilerinize sunulur.
3) Söz konusu çalışma izni yönetmeliğiyle
“ucuz işgücü” olma avantajını (!) kaybeden Suriyelilerin çalıştığı işyerlerini
bundan sonra kayıt dışı çalıştırma, sigortasızlık, çocuk işçiliği gibi
konularda daha sıkı denetlemek için bir idari hazırlık (örneğin özel
denetçilerin, müfettişlerin atanması gibi) var mıdır?
Bu soruya yanıt verilmedi.
4) Suriyelilerin Türkiye’ye giriş yapmaya
başladığı 29 Nisan 2011’den çalışma izni yönetmeliğinin yayınlandığı 15 Ocak
2016’ya kadar olan beş yıllık dönemde, Suriyeli yetişkinleri veya çocukları
kaçak olarak çalıştırması sebebiyle hakkında yasal işlem (cezai işlem) yapılan
Türk işverenlerin sayısı kaçtır? Suriyelileri kaçak olarak çalıştıran bu
işyerlerinin faaliyet alanlarına, bulundukları illere ve yıllara göre dağılımı
nasıldır?
Bu soruya yanıt verilmedi.
5) “Geçici koruma” statüsündeki
Suriyeliler içerisinde 2011’den bugüne kadar Türkiye’de kendi sermayesiyle
kendi işini kurmuş olan kaç Suriyeli vardır? İşveren statüsündeki bu
Suriyelilerin kurdukları şirketlerin bulundukları illere ve faaliyet konularına
göre dağılımı nasıldır? İstihdam ettikleri işçiler içerisinde Türk
vatandaşlarının, Suriyelilerin ve diğer ülke vatandaşlarının oranı nedir?
Bu soruya yanıt verilmedi.
6) Suriyeliler haricinde, çoğunluğu
Afganistan, Irak, İran ve Afrika ülkelerinden gelmiş olan ve şu anda Türkiye’de
“şartlı mülteci” statüsünde bulunan yaklaşık 400 bin sığınmacının geçimlerini
nasıl sağladıklarına ve ne tür işler yaptıklarına dair bakanlığınızda herhangi
bir bilgi veya kayıt var mıdır?
Bu soruya yanıt verilmedi.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü’ne sorulan sorular
1) 29 Kasım 2015’te AB ve Türkiye
arasındaki mülteci akınının durdurulmasına yönelik Eylem Planı’nın
imzalanmasından itibaren bugüne kadar, düzensiz sınır geçişi hazırlığındayken
güvenlik güçleri tarafından yakalanıp gözaltına alınan mültecilerin sayısı kaç
kişidir?
Bu soruya yanıt verilmedi.
2) Bu kişiler içerisinde halen gözaltında
tutulanlar varsa, hangi kurumlarda tutulmaktadırlar? Gözaltına alınıp serbest
bırakılanların bugünkü akıbeti (şu anda nerede yaşadıkları) hakkında
kurumunuzda herhangi bir bilgi ya da kayıt var mıdır?
Bu soruya yanıt verilmedi.
3) Gözaltına alınanlar içerisinde, kendi
istekleri haricinde Suriye’ye zorla geri gönderilenler var mıdır? Mültecilerin
savaş bölgelerine zorla geri gönderilmemesi (non-refoulment) prensibinin ihlal
edilmesi durumunda, söz konusu kişilerin yasal haklarını arayacakları hukuki
kanal ve imkânlar nelerdir?
Bu soruya yanıt verilmedi.
4) Kendi isteğiyle Suriye’ye geri dönmek
istediğini belirten sığınmacılarla Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek
Komiserliği (BMMYK) tarafından ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü koordinasyonunda
“gönüllü geri dönüş mülakatları” yapıldığı bilinmektedir. Bugüne kadar
kaç kişiyle “geri dönüş mülakatı” yapılmıştır? Bu kişilerin ifade ettikleri
“geri dönüş gerekçeleri” nelerdir?
Bu soruya yanıt verilmedi.
İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı’na
sorulan sorular
Türkiye’deki Suriyeli mültecilere yardım etmek amacıyla
2011’den bugüne kadar izin başvurusunda bulunmuş, ama başvurusu reddedilmiş
olan ulusal ve uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları (STK'lar) hangileridir? Başvuruların reddedilme
gerekçeleri nelerdir?
Yanıt: 18.04.2016: Bilgi edinme
başvurunuzda talep ettiğiniz Türkiye’de Suriyeli mültecilere yardım etmek
amacıyla 2011’den bugüne kadar izin başvurusunda bulunmuş 95 Yabancı Sivil
Toplum Kuruluşu bulunmaktadır. Bu kuruluşlardan 3’ünün başvurusu çeşitli
sebeplerden dolayı reddedilmiştir.
Nitekim
5253 sayılı Dernekler Kanununun 5 inci maddesinin ikinci fıkrası; “Yabancı
dernekler, Dışişleri Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle İçişleri
Bakanlığının izniyle Türkiye’de faaliyette veya işbirliğinde bulunabilir,
temsilcilik veya şube açabilir, dernek veya üst kuruluş kurabilir veya kurulmuş
dernek veya üst kuruluşlara katılabilirler.” hükmünü amirdir. Türkiye’de
Suriyeli mültecilere yardım etmek amacıyla faaliyette bulunmak isteyen Sivil
Toplum Kuruluşları için herhangi bir başvurunun reddedilmesi söz konusu
olmazken, bu konuda faaliyet göstermek isteyen Yabancı Sivil Toplum Kuruluşları
için 5253 sayılı Dernekler Kanunun 5. Maddesinin ikinci fıkrasına göre
Dışişleri Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle İçişleri Bakanlığının iznine
tabidir.
Bilindiği
üzere, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun “İstenecek bilgi veya belgenin
niteliği” başlıklı 7 nci maddesinin ikinci fıkrası, “Kurum ve kuruluşlar, ayrı
veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek
türden bir bilgi veya belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap
verebilirler.” hükmünü amirdir.
Bu
doğrultuda, bilgi edinme başvurunuzda bahsi geçen 2860 sayılı Yardım Toplama
Kanunu kapsamında yapılan başvurulara ilişkin hususlar ayrı veya özel bir
çalışma gerektirdiğinden başvurunuz cevaplandırılamamıştır.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na
(AFAD) sorulan sorular
1) Suriyeli mültecilerin gelmeye başladığı 29 Nisan 2011 tarihinden bugüne
kadar, AFAD denetimindeki Geçici Barınma Merkezleri (kamplar) dâhilinde yapılan
harcamalar ve şehirlerde yaşayan Suriyeliler için harcanmak amacıyla AFAD
tarafından valilik ve belediyelere aktarılan toplam meblağların yıllara ve
illere göre dağılımı nasıldır?
Yanıt: 06.04.2016: İstediğiniz bilgilere
Başkanlığımız web sitesinde ulaşabilirsiniz. Web sitemizde yer alan bilgiler
dışında paylaşım yapamıyoruz. Teşekkürler.
BEDK İtiraz dilekçesi tarihi: 07.04.2016. 03.05.2016
İtirazım BEDK tarafından reddedildi
2)
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) AFAD’a bağlı
geçici barınma merkezlerinde (kamplarda) yürütmeye izinli olduğu faaliyet
başlıkları nelerdir? 2011’den bugüne kadar, BMMYK’nın izin başvurusunda
bulunduğu ama devlet tarafından reddedilen herhangi bir yardım ya da izleme /
denetleme faaliyeti var mıdır?
Bu soruya yanıt verilmedi.
3)
18 Mart 2016’da AB ile imzalanan mülteci anlaşması kapsamında Türkiye’ye iade
edilecek olan sığınmacı ve göçmenlerin barınması konusunda AFAD’ın rolü ve
sorumluluğu ne olacaktır? Bu kişiler içerisinde, asıl menşei memleketine geri
gönderilmeyip Türkiye’de yaşamasına izin verilecek olanlar, hangi AFAD
kamplarına yerleştirilecektir?
Bu soruya yanıt verilmedi.
4) AFAD kamplarına her türlü sivil ziyaretçi girişinin “güvenlik tehdidi”
gerekçesiyle yasak olduğuna dair basında çıkan haberler doğru mudur? Doğru ise,
söz konusu kampların özellikle STK’lar ve gazetecilerin ziyaretine /
incelemesine yasaklanmasının gerekçesi olan “güvenlik tehdidi” tam olarak nedir?
Bu soruya yanıt verilmedi.
5)
AFAD’ın 2011’den bugüne kadar Suriye ve Irak sınırları içerisinde kurduğu
barınma merkezleri (sığınmacı kampları) hangileridir? Bu kamplarda kimler
kalmaktadır? Önce Türkiye’ye giriş yaptığı halde, sonradan Suriye ve Irak’taki
bu AFAD kamplarına gönderilen sığınmacılar var mıdır?
Bu soruya yanıt verilmedi.
6)
Dini inanç açısından Ezidi, Alevi ve Hristiyan olan Suriyeli ve Iraklı
sığınmacılar için 2011’den bugüne kadar AFAD’ın Türkiye içerisinde ve dışında
gerçekleştirdiği yardım faaliyetleri nelerdir?
Bu soruya yanıt verilmedi.
Milli Eğitim Bakanlığı’na sorulan sorular
1) MEB’e
bağlı devlet okulları haricinde, Türkiye’deki Suriyeli çocuklara eğitim vermek
amacıyla özel kişiler tarafından kurulmuş olan ve kamuoyunda “özel Suriye
okulları” olarak bilinen özel eğitim kurumları kaç tanedir? Bu kurumların
finansmanı kimler tarafından sağlanmaktadır? Faaliyet gösterdikleri illere ve
mevcut öğrenci sayısına göre bu okulların dağılımı nasıldır? Bu özel
okullardaki Arapça eğitim müfredatı, MEB tarafından denetlenmekte midir? Bu
özel okullardan mezun olan çocuklar, Türkiye’de üniversite sınavına
girebilmekte midir, yani diplomaları MEB ve ÖSYM tarafından kabul etmekte
midir?
Yanıt: 18.04.2016. 1) Bakanlığımızın resmi ve özel devlet okullarının yanında
sadece Suriyeli öğrencilere yönelik özel bir program ile eğitim öğretim
faaliyeti sürdürdüğü, kamuoyunda Suriye okulları diye bilenen yerler aslında
Bakanlığımızca geçici eğitim merkezi olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu merkezler ile ilgili detaylı
istatistik bilgileri edinmek için Bakanlığımız Strateji Geliştirme
Başkanlığı'na resmi olarak başvuru yapılması gerekmektedir. Bakanlığımıza ait
her türlü istatistik bilgi Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından
paylaşılmaktadır.
2) MEB’e
bağlı devlet okullarına kayıt yaptırdığı halde, herhangi bir sebeple okuldan
ayrılıp eğitimini yarım bırakan Suriyeli çocukların ayrılış gerekçeleri
hakkında bakanlığınızda herhangi bir bilgi veya kayıt var mıdır?
Yanıt: 2) Yukarıda yer alan bilgi talebi için de Strateji
Geliştirme Başkanlığı'na resmi olarak başvurulması gerekmektedir.
3) Suriyeli
çocukların Türk sınıf arkadaşlarıyla uyumsuzluk problemi yaşamaması ve Türk
öğrencilerin de Suriyeli çocuklara ayrımcı veya dışlayıcı biçimde
yaklaşmamasını sağlamak amacıyla, her iki taraf için de özel bir rehberlik ve
rehabilitasyon programı uygulanmakta mıdır?
Yanıt: 3) Bakanlığımız bu konu ile ilgili rehber öğretmenlerimize
yönelik olarak hizmet içi eğitimler düzenlemektedir. Ayrıca Özel Eğitim ve
Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz bu alanda çalışmalar yürütmektedir.
Önümüzdeki dönemde de Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğümüzün de
öğretmenlerimize yönelik özel programlar geliştirmesi planlanmaktadır.
4)
Türkiye’de daha fazla Suriyeli çocuğa eğitim imkânı sunmak amacıyla MEB ve
UNICEF tarafından ortaklaşa planlanan ve hayata geçirilen somut projeler
nelerdir? Bu kapsamda eylem planı hazırlanan projelerde, Türkiye’nin hangi
illerinde hangi aşamaya gelinmiş durumdadır?
Yanıt: 4) *Yeni eğitim ortamları oluşturulması ve mevcut eğitim
ortamlarının desteklenmesi,
*Türk
ve Suriyeli öğretmenleri desteklemeye yönelik çalışmalar,
*İzleme,
değerlendirme ve belgelendirme alanında yürütülen çalışmalar,
*Bakanlığımızın
kurumsal kapasitesini geliştirmeye yönelik olarak yürütülen çalışmalarda UNICEF
Türkiye ile işbirliği içerisinde çalışmalar yürütülmektedir. Eylem planları
dinamik olarak hazırlanmakta ve revize edilmektedir. Söz konusu çalışmalar
komuoyu ile paylaşılmamakta, Bakanlığımız ve ilgili kurum ve kuruluşların
çalışmalarına rehberlik etmektedir.
5) MEB ile
Uluslararası Mavi Hilal Vakfı arasında yapılan bir işbirliği anlaşması
kapsamında, MEB’in Kilis’te 7, Antep’te 8 okulu Mavi Hilal’e devrettiği doğru
mudur? Eğer doğru ise, bu okullardaki eğitim öğretim uygulamaları ve okulların
finansal işleyişi (gelir-gider durumu), MEB tarafından denetlenmekte midir?
Buna benzer biçimde, Suriyeli çocuklara eğitim verilmesi amacıyla MEB’e bağlı
devlet okullarının tüm faaliyetlerinin ulusal veya uluslararası STK’lara
devredilmesinin başka örnekleri var mıdır?
Yanıt: 5) Bu bilgi doğru değildir. Bakanlığımız tarafından
oluşturulan geçici eğitim merkezlerinin ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla
Mavi Hilal ve birçok benzer sivil toplum kuruluşu ile Valiliklerimizin onayı
ile işbirliği anlaşmaları imzalanmaktadır. Bu kapsamda Gaziantep ilinde Mavi
Hilal tarafından desteklenen geçici eğitim merkezi bulunmamaktadır. Kilis'te
ise yukarıda açıklanan prensipler doğrultusunda ortak çalışmalar
yürütülmektedir. Benzer şekilde geçici eğitim merkezleri bulunan illerimizde
Valiliklerimizin onayı ile onlarca ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşu
yürütülen faaliyetlere destek olabilmektedir.
6)
Türkiye’de çalışma izni hakkı tanınan Suriyeli yetişkinlere devlet tarafından
Türkçe öğretilmesi yönünde Milli Eğitim Bakanlığı’nın herhangi bir hazırlığı
var mıdır? Yetişkin Suriyelilerin hem iş hayatına hem de topluma daha kolay
uyum sağlamalarına yardımcı olmak amacıyla, MEB ve Çalışma Bakanlığı tarafından
ortak yürütülen bir dil eğitimi ve sosyal uyum projesi var mıdır?
Yanıt: 6) Bakanlığımız, halk eğitimi merkezleri üzerinden her
yaştaki Suriyeliye "Yabancılar Türkçe Öğretimi" kursları açmaktadır.
Bu kurslara bugüne kadar on binlerce Suriyeli katılmıştır. Ayrıca İŞKUR Genel
Müdürlüğünün Bakanlığımız ile işbirliği içerisinde yürüttüğü mesleki eğitim
kurslarına da mevcut ihtiyaçtan dolayı Türkçe öğretimi programları
eklenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder