Bir toplulukla müdahaleye açık ve kişisel bağlantı halinde olduğumuzu hissettiren internet, eğlenirken keşfetmeye çalıştığımız uçsuz bucaksız bir sahada hem avcı hem de av olma haline benziyor...
Başı sonu iyi kötü belirli bir toplulukla eşzamanlı olarak aynı şeyi “seyretme ve duyma” deneyimini yaşadığımıza dair bir inanç hissettiren TV ise, bir kalabalığın içinde pasif ama güvende olma halini çağrıştırıyor...
İnteraktif olsun ya da olmasın, bu halleri sürdürmek, yani bu “biçimde” davranmak, duyularımızın uzantısı (The Extensions of Man) olan bu her iki mecrada da içeriğin yerini alıyor: “The medium is the message” bir kez daha yüzümüze bilmişçe gülümsüyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder